img

Genel anlamda İşçi ile işveren arasındaki ilişkileri inceleyen hukuk dalına iş hukuku denir. İş hukukuna hâkim olan bir takım temel ilkeler mevcuttur. Bu ilkelerden bazıları; İşçinin korunması ilkesi, işçi lehine yorum ilkesi, eşit işlem ilkesi ve resen araştırma ve aydınlatma ilkesi olarak sayılabilir. Bu ilkelerin konu edildiği bazı Yargıtay kararlarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.


http://ademsupcin.av.tr/karar-verirken-iscinin-korunmasi-temel-ilkesi-gozetilmelidir/

http://ademsupcin.av.tr/isci-lehine-yorum-ilkesi/

http://ademsupcin.av.tr/esit-islem-yapma-ilkesine-uygun-davranma-yukumlulugu/

http://ademsupcin.av.tr/hakimin-somut-olayi-aydinlatma-yukumlulugu/

Mevzuatımızda İş Hukuku alanında asıl düzenleme 4857 Sayılı İş Kanunu ile yapılmıştır.


Gerçek kişi işçinin iş yerine ayak bastığı andan itibaren gerek işçinin gerekse işverenin uymakla yükümlü olduğu hukuki düzenlemeler devreye girer. Söz konusu yasal yükümlülüklerin herhangi bir tarafça ihlali durumunda doğal olarak karşı tarafın yükümlülüklerin kanuna uygun olarak yerine getirilmesini talep hakkı doğacaktır. Bu sebeple ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde yapılan yargılamalar neticesinde çözüme kavuşturulmaktadır.

Yukarıdaki genel tanım ve açıklamalar ışığında iş hukukunun özel kavramları, işçi ve işveren arasında ortaya çıkabilecek muhtemel uyuşmazlıklar, bu uyuşmazlıkların çözüm yolları ve en fazla karşılaşılan iş davaları hakkında önemli bilgiler aşağıdaki gibi özetlenebilir. Bu bilgiler ayrıca Süpçin & Esen Hukuk Bürosu olarak İş Hukuku alanındaki çalışmalarımızın da kısa bir özetidir.

İş Sözleşmesi, 4857 Sayılı İş Kanunu’nda bir tarafın bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme olarak tanımlanmış olup herhangi bir anlaşmazlık durumunda ilk incelemeye konu olacak belgedir. Şekil ve içerik bakımından ayrıca iş akdinin feshi aşamasında gerekli şartlar konusunda kanuni hükümler mevcuttur. Yasal gereklilikler dikkate alınarak hazırlanacak bir iş sözleşmesi, tarafların hak ve yükümlülüklerini açık ve anlaşılır bir biçimde ortaya koyabilmelidir. Diğer sözleşmelerden farklı olarak iş sözleşmelerindeki sözleşme serbestisi, iş hukukuna hâkim olan temel ilkelere ve İş Kanunu’nun emredici hükümlerine aykırı olmadıkları sürece geçerlidir.

İş sözleşmesinin hazırlanması başlı başına bir uzmanlık alanı olup iş hukuku alanında deneyim,  işçi ve işveren olarak tarafların profilinin iyi analiz edilmesini ve basiretli davranmayı gerektirir.  Belirli-belirsiz süreli iş sözleşmeleri, kısmi ve tam süreli iş sözleşmesi, iş yerinin devri halinde iş sözleşmesinin durumu, deneme süreli iş sözleşmesi, takım sözleşmesi ya da toplu iş sözleşmesi gibi iş sözleşmesi çeşitleri sözleşmenin oluşturulması ve devamı aşamasında dikkate alınması gereken bilgilerin yanı sıra, iş sözleşmesinin sona ermesi ile ilgili olarak iş sözleşmesinin haklı nedenlerle feshi, feshin geçerli sebebe dayandırılması gerekliliği, fesihte usul, fesih bildirimine karşı itiraz usulleri, geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları gibi sözleşmenin sona ermesi anında tarafların hak ve yükümlülükleri tam anlamıyla bilinmelidir.

İş hukuku alanında en fazla dava konusu olan uyuşmazlık, işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan tazminat ve alacaklar konusunda ortaya çıkmaktadır. Bu davalar içerisinde ise Kıdem Tazminatı alacağı en fazla uyuşmazlık konusu olan işçi alacağıdır. Kıdem Tazminatının iş hukuku açısından nitelendirilmesi noktasında farklı görüşler olmakla birlikte oldukça ayrıntılı bir inceleme konusu olması dolayısıyla biz burada bu tazminatın yalnızca iş hukukuna özgü bir tazminat çeşidi olduğunu belirtmek istiyoruz. Bu konuda yapacağımız çalışmaları Makalelerimiz kısmından takip edebilirsiniz.

İşçi işveren ilişkisinden kaynaklanan diğer alacak davaları ihbar tazminatı, ücret alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, hafta tatili ücreti alacağı gibi özet olarak sayılabilir. Bu alacaklar, zamanaşımı, faiz, ve bir takım hukuki yönlerden farklı statülere tabi olmaları nedeni ile bu alacakların uyuşmazlık konusu olduğu durumlarda gerek işçi, gerekse işveren tarafından konunun uzmanı olan bir Avukatın hukuki danışmanlığı ile hareket etmesi, olası hak kayıplarının önüne geçilebilmesi bakımından önemlidir.

Yukarıda kısaca bahsedilen iş davalarının yanı sıra işçi işveren ilişkisinden kaynaklanan  ve Süpçin & Esen Hukuk Bürosu olarak hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti verdiğimiz diğer iş davaları şu şekilde sayılabilir:

4857 sayılı İş Kanunundan kaynaklanan diğer davalar,

İş kazası veya meslek hastalıklarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları,

Hizmet tespit ve itibari hizmet süresinden yararlanma talepli iş davaları, İşe iade istemli tespit davaları,

İşverence işçi aleyhine açılan davalar, kurumun işverene karşı açtığı rücuen tazminat istemli davalar,

Sosyal Güvenlik Hukukukundan kaynaklanan davalar, aylık bağlamaya esas göstergenin belirlenmesi istemli iş davaları, hizmetlerin birleştirilmesinden kaynaklanan davalar, sürekli iş göremezliğin tespiti davaları,

Basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkında kanundan kaynaklanan davalar,

Deniz iş kanunundan kaynaklanan davalar,

Sendikalar ve toplu iş sözleşmesi kanunu veya toplu iş sözleşmelerinden kaynaklanan davalar ile kamu görevlileri sendikaları kanunundan kaynaklanan davalar, sendika genel kurul kararının iptali davaları, grev oylamasına itiraz, grevin durdurulması konusundaki davalar,

İşsizlik sigortası kanunundan kaynaklanan davalar,

Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 21. maddesi kapsamında iş kaybı tazminatından kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin davalar,

İş kolunun tespiti istemli davalar,

Yurtdışı hizmetlerin belirlenmesi davaları.

Daha ayrıntılı bilgi, danışma ve randevu için iletişim bölümünden bize ulaşabilirsiniz.

Seven Medya © 2024 AV. Adem Süpçin Hukuk Bürosu - Denizli Boşanma Avukatı. Tüm hakları saklıdır.